21 Nisan 2013 Pazar

Yabancı - Diana Gabaldon




Sene 1945. Eski bir savaş hemşiresi olan Claire Randall, evine dönmüştür. Tekrar bir araya geldiği eşiyle ikinci bir balayına çıkar. Salisbury Düzlüğü’nde bulunan tarihi taş çemberini ziyaret ederler. Bu taşlardan birine dokunan Claire birden kendini, savaş yüzünden yıkılmış ve gruplaşmış sınır baskınlarına maruz kalan İskoçya’da bir yabancı olarak bulur. Sene 1743’tür.
Anlayamadığı güçler tarafından zaman içinde geçmişe savrulan Claire, hayatı için tehdit oluşturabilecek mülk sahipleri ve casusların arasına düşmüştür. Cesur bir İskoç savaşçısı olan James Fraser, Claire’e öyle sınırsız bir aşk sunar ki, genç kadın sadakat ve tutku gibi iki zıt duygunun arasında sıkışıp kalır. Farklı zamanlarda yaşayan ve hiç ortak özellikleri olmayan bu iki adam arasında bir seçim yapması gerekmektedir.







Kitabı okuyalı baya oldu. 838 sayfadan gözüm korksa da alırken, şu an serinin 1076 sayfalık 3. kitabını bitirdim. Bu kitap hakkında size ne methiyeler dizsem de hayranlığımı ifade edemem. Diana Gabaldon gibi yazar Yabancı Serisi gibi bir seri daha görmedim okumadım. 
Yürekleri burkan, ağlatan, kalp kıran bir seri. Sağlam sinirlere sahip birinin okuması lazım. O kadar  dolu dolu ki kitaplar her sayfada bir olay var. Ben şu an 3. kitabı bitirdim ve aşırı yüklenmiş bilgisayar gibiyim elim 4. kitaba gidiyor ama kendimi engelliyorum.


Claire bir hemşire. Kocasıyla İskoçya'ya tatile gelir. Tek başına dolanırken Claire İskoçya'da efsanelere konu olan Craigh Na Dun'da ki  taşlardan geçerek 200 yıl öncesinin İskoçyasına gider. Orada cadılık, casuslukla suçlanır. Zorla evlendirilir, aşık olur. Ve Jamie'nin ona olan aşkı 200 yıl geçse de zamana meydan okur. 

Sizde okudukça Claire'e hayran kalacaksınız. Yolcu (Yabancı#3)'da bir şey farkettim Clair Laurell K. Hamilton'ın Anita Blake'ine karakter olarak acayip benziyor. Yabancı'yı uzun zaman önce okuduğum ve bir daha okumak yemediğinden bir inceleme yazamayacağım onun yerine bir kaç alıntı paylaşacağım.


Serinin ilk kitabı Yabancı'dan birkaç alıntı;



"İyi" dedim kışkırtıcı bir tonla."Bunu hak ettin. Belki de bu acı sana ortalıklarda dolaşıp kadınları kaçırmamayı öğretir ve..." Komikti ama gözyaşlarına boğulmak üzereydim, kontrolümü geri kazanmaya uğraşıyordum.
Dougal bu sohbet karşısında sabrını yitirmeye başlamıştı. "Ayaklarını atın iki yanından aşağı sarkıtmayı başarabilecek misin delikanlı?"
"Hiçbir yere gidemez! O hemen bir hastaneye götürülmeli! Kesinlikle hiçbir..."
Bu sözlerim de diğerleri gibi dikkate alınmadı.
"Ata binebilir misin?" diye tekrarladı Dougal.
"Elbette ama bu hatunu üzerimden almanız ve bana temiz bir gömlek giydirmeniz gerekiyor."
Yabancı, Bölüm 3 ,Sayfa 90




"Benden korkmana hiç gerek yok," dedi yumuşak bir sesle. "Ben yanında olduğum sürece hiç kimseden korkmana gerek yok."Beni bıraktı ve ateşe döndü.
Yabancı, Bölüm 4, Sayfa 104




Çenesini kaşıyarak kuşkulu bakışlarla sözlerini sürdürdü. "Bir de başıma biçilmiş olan bir ödül var. Hiçbir baba kızını her an yakalanıp asılma ihtimali olan bir adama vermek istemez. Sen bu konuyu düşündün mü?"
Bunun, fikrin geri kalanı kadar vahşi bir şey olmadığını göstermek için elimi salladım. Son bir şansım kalmıştı.
" Bakire olmamam senin canını sıkmaz mı?" Bu soruma cevap vermeden önce küçük bir tereddüt yaşadı.
"Yok, hayır," dedi yavaşça, "benim bakir olmam senin canını sıkmadığı sürece bir problem yok." Ağzımın açık kalması onun odadan çıkarken sırıtmasına sebep oldu.
"En azından birimiz neler yapılması gerektiğini biliyor," dedi. Kapı arkasından yavaşça kapandı, kurlaşma sonra ermişti.
Yabancı, Bölüm  13, Sayfa 262



"Benim de sana söyleyemeyeceğim şeyler var, en azından şimdilik. Senden bana veremeyeceğin hiçbir şeyi de istemeyeceğim. Senden istediğim şu; bana bir şey söylediğin zaman onun gerçek olmasını istiyorum. Ben de sana aynı şeyi yapacağıma söz veriyorum. Şu an aramızda saygı dışında hiçbir ilişki yok. Saygının içerisinde sırlar saklanabilir ama yalanlara yer yoktur. Bunu kabul ediyor musun?" Ellerini bana uzattı, avuçları yukarı dönüktü, bileğindeki yemin izini görebiliyordum. Ellerimi yavaşça onun ellerine bıraktım.
Yabancı, Bölüm 15, Sayfa 279




"Böyle öpmeyi nerden öğrendin?" diye sordum, nefesim kesilmişti. Sırıtarak beni yine kendine çekti.
"Bakirim dedim, keşişim demedim," derken bir yandan öpmeye devam ediyordu. "Yardıma ihtiyacım olursa, isterim."
Yabancı, Bölüm 15, Sayfa 288




"Sözlerime inan," dedi yumuşak bir sesle. "Seni koruyacağım. Ondan ve gereken herkesten...Kanımın son damlasına kadar mo duinne."
"Mo duinne?" Bu soruyu sorarken onun konuşmasındaki yoğun samimiyet biraz canımı sıkmıştı, onun kanının dökülmesine sebep olmak istemiyordum, ne ilk ne de son damlasına...
"Kumralım anlamına gelir." Buklelerimden birini tutup dudaklarına götürdü, gülümseyerek bana baktı. Bu bakışlar kanımın damarlarımdan son hızla akmaya başlamasına sebep oldu. "Mo duinne," diye tekrarladı. "Bunu sana söyleyebilmek için çok bekledim."
Yabancı, Bölüm 16, Sayfa 319-320





Sakin bir sesle bana cevap verdi. "Sadistin ne demek olduğunu bilmiyorum. Ben seni bu akşamüstü yaptıkların için affettiysem, sen de beni poponun üzerine oturmayı başarabildiğin ilk gün affedeceksin."
"Tatmin olma meselesine gelince..." Dudakları kıvrıldı. "Seni cezalandırmak zorunda olduğumu söyledim. Bundan keyif alacağımı söylemedim." Parmağını bana doğru salladı. 
"Buraya gel."
Yabancı, Bölüm 22, Sayfa 398




"Murtagh kadınlar hakkında çok doğru şeyler söylüyor. Senin için hayatımı riske attım, hırsızlık ve kundakçılık yaptım ve seni kurtarmak için birini öldürdüm. Bunların karşılığında bana garip isimler taktın, bana hakaret ettin, hayalarımı tekmeledin ve yüzümü tırmaladın. Seni dövdüm ve sana hayatım boyunca başıma gelmiş olan en kötü şeyleri anlattım ve sen bana beni sevdiğini söyledin." Başını dizlerine dayayarak biraz daha güldü. Sonunda ayağa kalktı ve kalkmam için elini uzattı, diğeriyle hâlâ gözlerini siliyordu. 
"Hiç akla uygun şeyler yapmıyorsun Sakson yalı ama senden çok hoşlanıyorum. Haydi gidelim."
Yabancı, Bölüm 22, Sayfa 415




"Ben de kaçmam Saksonyalı," dedi kısık sesle. "Pekala, ırz düşmanı ne demek?"
Şaşkınlığım onu rahatsız etmiş olmalıydı, "Eğer bana bir takım isimler takacaksan tak. Ama cevabını veremeyeceğim bilmediğim kelimeler kullanma. Söyleyiş tarzından kötü bir şey olduğunu anlayabiliyorum ama ne demek olduğunu bilmiyorum."
Yabancı, Bölüm 23, Sayfa 438




"Benimsin, mo duinne," dedi kısık bir sesle, kendini en derin noktalara bastırıyordu. "Yalnızca benim, şimdi ve sonsuza kadar. İstesende istemesen de benimsin." Kendimi biraz geri çektim ve o yeniden içime dolarken "Ah..."diye hafifçe inledim.
"Evet, sana zor kullanacağım Saksonyalı," diye fısıldadı. "Senin sahibin olmak istiyorum, her şeyini istiyorum, vücudunu, ruhunu, hepsini..." Hafifçe karşı koydum, beni karşı koyamayacağım bir güçle geri bastırdı. Her bir darbeyi karnımda hissetmeye başlamıştım. "Bana efendim diyeceksin Saksonyalı." Sesinde son dakikalarda yaşadıklarının intikamını alan bir hava vardı. "Benim olacaksın."
Yabancı, Bölüm 23, Sayfa 442




Gözlerimi kısarak onun omzundaki diş izinin üzerinde parmağımı  dolaştırdım.
"Sen de biraz hırpalanmış gibi görünüyorsun delikanlı."
"Ah, elbette," dedi İskoç aksanı öne çıkmıştı, "bir cadalozla yatarsan hırpalanmayı göze alman gerekir." Uzanıp ensemden yakaladı ve beni kendine çekti. "Gel buraya cadaloz, gel ve beni biraz daha ısır."
Yabancı, Bölüm 23, Sayfa 445




Onun omzuna gömüldüm, başım düşmüştü zaten. Ona son kez bir soru sormayı başardım. "Bana gerçekten inanıyor musun Jamie?"
Derin bir nefes alıp pişmanlık dolu bir yüzle bana baktı.
"Evet sana inanıyorum Saksonyalı. Ama cadı olsaydın her şey daha kolay olacaktı."
Yabancı, Bölüm 25, Sayfa 558




"Dün tepeden kulübeye dönerken hep dua ettim," dedi yumuşak bir sesle. "Kalman için değil, bunun doğru olmadığını biliyordum. Senin gitmene izin verebilecek kadar güçlü olmayı diledim." Tepeye bakmaya devam ederek başını salladı, gözlerinde esrarengiz bir ifade vardı. 
"Tanrı'dan bana bugüne kadar vermemiş olduğu bir cesareti diledim. Dizlerimin üzerine çöküp kalman için yalvarmamı engellemesini istedim." Bu kez gözlerini kulübeye çevirdi, sonra da bana gülümsedi.
Yabancı, Bölüm 25, Sayfa 569









LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...