10 Aralık 2013 Salı

18. ÜKG Blog Tur : Kırık Camlar Üzerinde Dans - Ka Hancock / Yorum





Tur Takvimi;

09.12.13 | Sevgili Kitap - Yorum
10.12.13 | Kitab-i Sevda - Yorum

10.12.13 | Kitap Hayvanının Günlüğü - Yorum
10.12.13 Kağıt Kız - Yorum







Kendi kurallarını koyan bir aşkın inanılmaz hikâyesi...

21 yaşındaki Lucy, Mickeyle karşılaştığında Mickeynin kendisi gibi sorunlarla boğuştuğundan habersizdi. Lucy ailesinden miras kalan kanser ile Mickeye ise annesinden miras kalan bipolar bozukluğu ile boğuşmak zorundadır. 

Her evlilik bir danstır Lucy. Bazen komplike, bazen sevgi dolu, çoğu zamansa olaysız. Ama Mickeyle dansınız kırık camlar üzerinde gibi olacak. Acı verecek. Ve sen, ne acıdan kaçabileceksin, ne de bir sonraki adımda canının daha az acıması için ona daha sıkı tutunup az camlı bir yere ilerleyebileceksin...

Sıradışı bir evliliğin yalın bir portresi... Kırık Camlar Üzerinde Dans, okuru insan kalbinin derinliklerinde unutulmaz bir yolculuğa çıkarıyor.

"Hancockun ilk eseri özgün ve acıklı bir hikâye; okurun kalbinde yer edinecek dokunaklı ve samimi bir öykü..."
-Publishers Weekly-(Tanıtım Bülteninden)







Kitabı elime alıp arkadaki tanıtım yazısını okuyunca sıradan ortalama bir kitapla karşılaşacağımı sanmıştım. Okuduktan sonra arka tanıtım yazısının kitabın duygu yoğunluğunu, içtenliğini, samimiyetini yansıtmadığını düşündüm.

Lucy, kitabımızın kadın karakteri, eşi benzeri görülmemiş bir şekilde güçlü bir kadın. Babası daha küçükken anlamış onun çok güçlü olduğunu. 5 yaşında taptığı, onu ve diğer iki kız kardeşini korumak için her şeyi yapabilecek olan babasını, 17 yaşında ise annesini ailede genetiğe işlemiş olan kanserden kaybeder. 

Üç kız kardeş arasında en güçlüsü o'dur.  En büyükleri Priss en sert görünüp aslında en kırılgan, ortanca Lily ise en hassas olanıdır.

Michael nadir görülen bir psikolojik rahatsızlığa, annesinden miras kalan bipolar bozukluğa sahiptir. Hastalık hakkında okurken merak edip google'da bakındığımda çok net bilgiler elde edemedim aslında ama atak dönemleri olduğunu ilaçlar kullanılmazsa krizler geçirildiğini Michael/Mickey'de okurken görmüş oldum.

Lucy 21 Mickey 29 yaşındayken tanışırlar. Mickey rahatsızlığından dolayı ondan uzak durmaya çalışır ama bu Lucy'yi durdurmaz. Evlenirler. 11 yıllık evlilik hayatları boyunca Michael 5 kez atak geçirir ve belli sürelerle hastanede kalmak zorunda kalır. Bütün bunlar yetmemiş gibi Lucy'ye ailesinden miras kalan kanser onu 26 yaşında yakalar. Tedavi görür ve kurtulur. 

Fakat bu onların aşkına engel değildir.

Buraya kadar ortalama/normal bir aşk gibi gözükebilir. Fakat okuyunca, olaylara şahit olunca sadece Lucy değil Mickey'ninde ne kadar çabaladığını birbirleri için ne kadar uğraştıklarını görüyoruz. 

Aslında aşk onların durumuna uygun bir kelime gibi gelmiyor bana. Sevgi, huzur bilemiyorum okudukça o atmosferde ki duygular sizi sarıyor. Aile, dostluk okudukça insanın gözlerini yaşartıyor. Aslında yaşarmakla kalmıyor yeri geldiğinde hüngür hüngür de ağlatıyor.

Kitap ayrıca yer yer geçmişte ki anılara yer vererek size Mickey, Lucy, Priss, Lily, Lily'nin kocası Ron ile ilgili sağlam temeller inşa ediyor. 

Lucy 26 yaşında kanseri atlattıktan sonra tüplerini bağlatmıştır (kadınların çocuk sahibi olmalarını engellemek için uygulanan bir tıbbi müdahale). Fakat 33 yaşında mucizevi bir şekilde hamile olduğunu öğrenir. 

Peki ne yapacağı ne zaman atak geçiremeyeceği belli olmayan bir kocayla bebeğe bakmak onu dünyaya getirmek nasıl oalcaktır. Üstüne üstelik bir de tetikte bekleyen bir kanser vardır. Ya tekrar yakalanırsa?

Kitabın ikinci kısmı o kadar güzel o kadar güzeldi ki. İster istemez okuduğum Aynı Yıldızın Altında ile karşılaştırıyorum. Kırık Camlar Üzerinde Dans, Aynı Yıldızın Altında'nın yetişkin versiyonu gibi. Kaybetmenin, ölümün aslında bir yokoluş değil arkada kalanlar için birbirine kenetlenmenin, ailenin sevginin değerini bilmenin bir nedeni olacağını gösteriyor.

Kitabın başlarında Lucy'nin babası onlar için tanrıya yalvarıp onları koruyacak bir melek diler. Bu melek aslında kitap sonunda bir bebek olarak ortaya çıkar. Minik bir bebeğin aileyi zamk gibi bir arada tutup yaralı kalpleri iyileştirebileceğini, sevginin asla yok olmayacağını göreceğiniz, okurken salya sümük ağlayacağınız bu kitap inanın bana okuduğunuza sizi pişman etmeyecek. 

  








LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...